31 Temmuz 2009 Cuma

SEN.. dilimde sitem,kalbimde ateş,gözlerimde nem..

.

.
sen, . dilimde sitem
kalbimde ateş
gözlerimde nem
gel, . bitsin bu özlem
sensiz şu dünya
bana cehennem
....
yeter beklediğim, . bir sabah ansızın çık karşıma
benim ol bugün, . yarın ve daima
en ölmeziyle sevgilerin gel atıl kollarıma
benim ol bugün yarın ve daima
....
gel, . bitsin bu keder
başlasın artık
en güzel günler
sen, gelirsen eğer
o birgün bana
bir ömre değer
....
yeter beklediğim, . bir sabah ansızın çık karşıma
benim ol bugün, . yarın ve daima
en ölmeziyle sevgilerin gel atıl kollarıma
benim ol bugün yarın ve daima
.
Ümit Yaşar Oğuzcan
Timur Selçuk
Selim Selçuk
.
.

19 Temmuz 2009 Pazar

HERGÜN SEVGİ, SADAKÂT VE DOSTLUK GÜNÜDÜR...!


.
""14 Şubat sevgililer günü mü?..What is it?..""
.
....."Onları ilk defa sesleriyle farketmiştim; . derinden gelen gu'guk sesleriyle bir çift kumru ailesi . ! . "..
.... Beşyüz metrekarelik küçük bir bahçeye sahibiz. . Bu küçük çimlendirilmiş bahçede de vişneden başlayan.. . ayva, . incir, . şeftali, . zeytin, . ceviz, . fıstık çamı ağaçlarıyla gül, . manolya, . sümbül, . sardunya vesair gibi birçok çiçek çeşidiyle birarada dingin bir yaşantımız var. . Şimdi bu yaşantıya iki de gri-kahverengi kumru eklenmişti.
.....O sabah kahvaltısında babamın küçüklüğünden kalma kumru tekerlemesini bize öğretmesiyle onları daha da fazla benimsemiştik. . Ne döküldüyse, . kumrular birbirlerine seslenerek için için onu söylerlermiş meğerse bizlere!.. . ' Kim döktü.. . sen döktün.. . ben döktüm.. . o döktü.' yle ilgili teferruatını pek hatırlayamadığım masalsı hikayecik de anlatmıştı babam.
.....Bahçemizin alıştığımız dört ayaklı bir de müdavimi vardır. . Her sabah kısa kolaçanına gelir ve geldiği gibi de gider, . tasmalı tekir kedicik. . Ben onun bahçe etrafını çeviren neredeyse boy hizasındaki kafes telden nasıl içeriye girebildiğini bilemiyorum. . Zararı olmadığı, . hâttâ arada kendisini sevmemize de izin verdiğinden bu kısa ziyaretlerinden pek şikayetçi olmazdık;. tâ ki kumrulardan birini ağzında görünceye dek!..
.....Yerimden nasıl fırladığımı bilmiyorum. . Ayağımdaki terlikleri üzerine atarak diğer yandan da avaz avaz ürkünç sesimle bağırırken, . kendi keskin haykırışlarımla kulaklarım yırtılmıştı. . Annem . "ne oluyor?" . diye heyecanla terasa çıktığında, . kedinin kaçarken perperişan bıraktığı kumrucuk elimdeydi. . Mecalsiz çokça hırpalanmış hali, çevrede ona ait tüylerle mücadelenin zorlu geçtiği anlaşılıyordu. . " Birşey yok anne, . kedi kumruya saldırdı " . dediğimde annemin mutfaktan terasa elinde bir kap suyla döndüğünü ve
. " biraz su içir " . diye seslendiğini hatırlıyorum. . Kuşun bir yerinden kan sızıyordu ve bunu anlamak için tüylerini karıştırıyordum. . Küçücük kalbi deli gibi atıyordu. . Kedinin elinden kurtulmuştu, . şimdi devasa devin elindeydi ne de olsa; . su içirip rahatlamasını sağlamak bana da makûl geldi.
.....Telâşla camlarla kapalı terasa elimde kumru ile girdim, . annemin yere koyduğu su kabının yanına kumruyu bıraktım; . ayağa kalkamıyordu. . Tekrar elime alıp kaptan avucumun içiyle aldığım suyu gagasına değdirdim; . içip içmediğini bilmiyorum, . giderek sakinlediğini hissediyordum. . Kanın geldiği yeri de bulmuştum, . boynundan geliyordu. . Yapabileceğim birşey olmadığına kanaat getirerek aceleyle giyinip veterinere götürdüm. . Hekim görünürdeki yaralarını sardı ama iç kanaması da olabileceğini söyleyerek beni endişelendirdi. . Ne yazık ki verilen ilaçlarla bakım da fayda etmedi ve birgün yaşayan kuş öldü.
.....Yatak odam ikinci katta, . bazan iki kumru mermer pencere denizliğinin dış kısmına konar ve ötüşleriyle beni uyandırırlardı. . Kumrunun ölümüyle biten bu güzelliği arar olmuştum.
.....

..... Bahçedeki olağan çiçek bakımı işleriyle uğraşırken epeyce sardunyanın topraklarını yenileyerek saksılarını değiştirmiştim. . Ortalık öbek öbek saksılardan boşaltılmış eski toprak ve eski sardunya dallarının budanmış artıkları ve istemeden kırılmış sardunya çiçekleriyle dolu idi. . Öğle yemeği için herşeyi olduğu yerde bırakıp annem seslendiği için yemeğe gittim. . Yemekten sonra birkaç saat yemek sonrası dinlenme ve ağrıyan belim için ikinci kattaki yatak odama çıkıp kendimi . "üstümdekileri çıkartıp" . yatağa bıraktım. . Açık olan pencereden İlkbahar mevsiminin güzel ıtır kokulu rüzgârı ve sıcacık güneş giriyordu; . kısa daldığım uykudan rüzgârın beni üşüten serinliği ile uyandığımda penceredeki kumru dikkatimi çekti. . Hayretle uyku sersemi yatağımda oturdum. . Pencerenin açık kasa doğraması üzerine tünemiş ve ağzında çiçekli bir sardunya dalı bana bakıyordu. . Yatak kenarında oturur vaziyette ona bakarken ne süre geçtiğini bilemiyorum, . belki beş-altı dakika karşılıklı öylece bakıştık. . Ağzındaki sardunya dalını odamın iç kısmındaki mermer denizliğe bırakıp tünediği pencere kasasında dışarıya döndü. . Uçup gitmemesi için yerimden kıpırdamaya cesaret edemiyordum. . On dakika kadar orada kısa gidiş gelişlerle ve başını hindivari hareketlerle sallayarak dolaştı ve ansızın uçuverdi. . Koşarak pencereye gidip açık cam kanadından sarkarak, . elimde bana bıraktığı çiçek, . uçuşunu seyrettim; . onu son defa onbeş gün sonra ölmüş halde fıstık
çamının dibinde bulacağımı bilemeden!..
.....Bağlılık.. . sevgi ve dostluk duyguları.. . işte böyle! . Ve o günün Ondört Şubat olmadığını söylemeliyim . !
..

.
.
...................................................................................................Zafer De..
.
........................................................................... (gerçek bir yaşanmışlıktan.. Hâtıra't)
.
.....................................................................................................2005
.
.
.
.